bugün
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek24
- insanlar melek mi şeytan mı9
- bir kadın nasıl tavlanır16
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz38
- kızların tipe bakmadığı gerçeği21
- sözlük kızlarının saç rengi9
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- anın görüntüsü10
- iğrenç bir his tarif et33
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- hemşire kızlar nasıl oluyor24
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün11
- fake hesabım için nick önerileri9
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
entry'ler (244)
yeni gitme fırsatı bulduğum müzedir, güzeldir. ve kesinlikle çocuklar için açılmış bir müze değildir. çocuk yetiştirecek olan yetişkinler için açılmıştır kanımca. ya da ben öyle olmasını umut ediyorum.
bu tezimi de müzede gezerken görmüş olduğum bir açıklamayla güçlendirmek isterim, bir adolf hitler temalı oyuncak vitrininde "1933 yılında, Nazi Almanya'sında üretilen oyuncak askerler... tarihçiler 2. Dünya Savaşı'nın 1 Eylül 1939 tarihinde Alman ordularının Polonya'ya girmesiyle başladığını söylerler. Oysa ki Hitler ilk önce bu oyuncaklarla çocukların düşlerini işgal etmiştir. Oyuncak askerlerle oynayan çocuklar, 2. Dünya Savaş'ı başlayınca bu oyuncakların yerine geçtiler. Geriye gözyaşı, hüzün ve kırık oyuncaklar kaldı." yazısı asılıydı. ve yine aynı oyuncakların olduğu vitrinin altında asker postalı, oyuncak, savaş kalıntıları vardı. bu da aslında sonsuz bir hayal gücü olan ve bunu şekillendirmeye başlayacak olan çocuğun eline vereceğiniz oyuncağın önemini arttırır. kendi çocukluğumuzda elimize tutuşturulan oyuncaklara bakarsak eğer, kızlara tek tip; çirkin olma, kötü giyinme şansı olmayan bebekler verilmiş, erkeklere ise genelde silah, asker, araba. şimdi çevreme bakıyorum. tabii ki bir çok etkeni de göze almak gerekir ama en basitinden, sürekli olarak güzel olmayı önemseyen kızlar, arabasına sevdiklerinden daha fazla önem verip şiddete meyilli olan erkekler var.
nitekim müzede vakit geçirirken aynı seneler içerisinde yapılmış alman oyuncakları ile türk oyuncaklarını karşılaştırdım. bunu bir ülkeyi övmek diğerini yermek amaçlı yapmadım. ama türklerin yapmış olduğu oyuncaklar basit yapılı ve neredeyse 0 ayrıntı içermekteyken almanlarda oyuncakların adeta ayrıntılara boğulmuş olması çocukların algılarını doğrudan etkilemesi anlamına geliyor.
müze bu tarz çıkarımlar yapmak için çok dolu bir yerdi.
kısacası çocuklarımızın eline oyuncak diye ne tutuşturacağımız önemliymiş.
bu tezimi de müzede gezerken görmüş olduğum bir açıklamayla güçlendirmek isterim, bir adolf hitler temalı oyuncak vitrininde "1933 yılında, Nazi Almanya'sında üretilen oyuncak askerler... tarihçiler 2. Dünya Savaşı'nın 1 Eylül 1939 tarihinde Alman ordularının Polonya'ya girmesiyle başladığını söylerler. Oysa ki Hitler ilk önce bu oyuncaklarla çocukların düşlerini işgal etmiştir. Oyuncak askerlerle oynayan çocuklar, 2. Dünya Savaş'ı başlayınca bu oyuncakların yerine geçtiler. Geriye gözyaşı, hüzün ve kırık oyuncaklar kaldı." yazısı asılıydı. ve yine aynı oyuncakların olduğu vitrinin altında asker postalı, oyuncak, savaş kalıntıları vardı. bu da aslında sonsuz bir hayal gücü olan ve bunu şekillendirmeye başlayacak olan çocuğun eline vereceğiniz oyuncağın önemini arttırır. kendi çocukluğumuzda elimize tutuşturulan oyuncaklara bakarsak eğer, kızlara tek tip; çirkin olma, kötü giyinme şansı olmayan bebekler verilmiş, erkeklere ise genelde silah, asker, araba. şimdi çevreme bakıyorum. tabii ki bir çok etkeni de göze almak gerekir ama en basitinden, sürekli olarak güzel olmayı önemseyen kızlar, arabasına sevdiklerinden daha fazla önem verip şiddete meyilli olan erkekler var.
nitekim müzede vakit geçirirken aynı seneler içerisinde yapılmış alman oyuncakları ile türk oyuncaklarını karşılaştırdım. bunu bir ülkeyi övmek diğerini yermek amaçlı yapmadım. ama türklerin yapmış olduğu oyuncaklar basit yapılı ve neredeyse 0 ayrıntı içermekteyken almanlarda oyuncakların adeta ayrıntılara boğulmuş olması çocukların algılarını doğrudan etkilemesi anlamına geliyor.
müze bu tarz çıkarımlar yapmak için çok dolu bir yerdi.
kısacası çocuklarımızın eline oyuncak diye ne tutuşturacağımız önemliymiş.
1-2 saat önce memleketime geldim. bu şehri çok seviyorum çok özlüyorum. ama ne zaman gelsem ve eski evimizin olduğu sokağın yoluna girsek, ne zaman sürekli limonatasını içip dondurmasına bayıldığımız pastanenin önünden geçsem; sanki hiç büyümemiş hissi yaşıyorum ve ardından bir hüzün çöküyor. hala bakkalında meybuz, bilye satılıyor. hala tornetci çocuklar taze nohut satıyor. sabahları aynı simitçi amca geçiyor sokağımızdan, daha ağarmış sakalıyla. ama evimde başkaları oturuyor. beni sokağa cağıran ve hani şu topu olan kız yok. abim bisikletine bir tur bindirmeyecek. annem kavanozla asağıya su sarkıtmayacak. babam akşam eve gelmeyecek. bizi celal bayara ya da Irmağa pikniğe götürmeyecek. oysa çok sever Irmağı. hep şunun kenarından bir ev alalım dermiş. burada değişmeyen tek şey, babaannemlerin tırmanarak girebildiğim balkonu ve dedemin ısrarla karşı apartmanın garajının önüne park ettiği torosu. ha bir de yıllarca hiç usanmadan bizi sabah erkenden arabayı çekin diye uyandıracak olan karşı komşu.
ne bileyim sözlük. doğduğum ve sokaklarında ter döktüğüm, dizlerimi parçaladığım mahalleye girince ağlayasım geliyor.
ne bileyim sözlük. doğduğum ve sokaklarında ter döktüğüm, dizlerimi parçaladığım mahalleye girince ağlayasım geliyor.
8 canımızı daha yitirdiğimiz hain olarak nitelendirilmesi gereken saldırıdır.
allah geride kalanlarına sabır versin.
allah geride kalanlarına sabır versin.
alternatifi "sevgiliyi diz kapaklarından öpmek" olan eylemdir.
diz kapakları da özeldir, çocukluğundan yaralarından öpersin sevdiğini.
diz kapakları da özeldir, çocukluğundan yaralarından öpersin sevdiğini.
sabaha kadar ağladım. gözlerim o kadar şiş ki bir tanesini açamıyorum bile.
o'nunsa umrunda bile değildim. defalarca canim yanıyor dememe rağmen. değildim.
bir insanı kaybetmek istememenin bedeli bu kadar ağır olmak zorunda mı.
bir ayrılıgın bedelini sadece tek taraf mı öder her zaman.
sen mutluyken benim içimde ölen biri var.
canım çok yanıyor. artık bir şey yap.
o'nunsa umrunda bile değildim. defalarca canim yanıyor dememe rağmen. değildim.
bir insanı kaybetmek istememenin bedeli bu kadar ağır olmak zorunda mı.
bir ayrılıgın bedelini sadece tek taraf mı öder her zaman.
sen mutluyken benim içimde ölen biri var.
canım çok yanıyor. artık bir şey yap.
bir gülüşü var;
ya sizi dünyanın en mutlusu yapar
ya da o dünyayı size dar eder.
Çünkü birinde sebebi sizsinizdir.
diğerinde ise yaninda bile değil.
ya sizi dünyanın en mutlusu yapar
ya da o dünyayı size dar eder.
Çünkü birinde sebebi sizsinizdir.
diğerinde ise yaninda bile değil.
Çakmak. önce yakardı bacaklarıma tutar sonra da söndürünce de o ısınan demir kısmını bastırırdı.
çatal. bilhassa yemek yemeyen bir çocuk olduğum icin akşama kadar kahvaltı sofrasından kaldırmaz. çatal bastırırdı. bir keresinde sofradan kaçarken çatalı fırlatmıştır koluma saplanmıstır.
terliği, oklavayı saymıyorum zaten.
çatal. bilhassa yemek yemeyen bir çocuk olduğum icin akşama kadar kahvaltı sofrasından kaldırmaz. çatal bastırırdı. bir keresinde sofradan kaçarken çatalı fırlatmıştır koluma saplanmıstır.
terliği, oklavayı saymıyorum zaten.
içinde bulunduğum ruh haline hiç de iyi gelmeyen filmdir. çok acıtmıştır.
keşke şuana kadar yaşadığım acılara burada nokta koyup, seninle bambaşka isimlerle tekrar bir araya gelebilsek. bunun için ölüm gerekmese.
keşke şuana kadar yaşadığım acılara burada nokta koyup, seninle bambaşka isimlerle tekrar bir araya gelebilsek. bunun için ölüm gerekmese.
sokaklara çıkıp olmuyor işte sensiz insafın kurusun diye bağırmak istiyorum. evini taşlamak burdayım beni görmezden gelme demek istiyorum.
bunalımdayım sözlük.
bunalımdayım sözlük.
benim olası kızımdır.
bir öğrencisi, instagram hesabında biyografi kısmına "nineteen may university" yazarak çığır açmıştır.
Kocaeli Üniversitesi'dir.
Başka yok..
edit: eskileyen arkadaşıma saygılarımı yolluyorum. ben olsam ben de eksilerdin valla.
Başka yok..
edit: eskileyen arkadaşıma saygılarımı yolluyorum. ben olsam ben de eksilerdin valla.
üzüntü halinde ellerimi bileklerimden kesmek suretiyle benden uzağa koymadığınız vakit, tırnak üzerindeki katmanları soyarak yapmış olduğum eylemdir. üzüldüğümde kendime acı çektirmeye bayılıyorsam demek.
okula gitmek tabiki. *
sayılara takılmadan hayatını yaşayarak çok mutlu olabilecek erkektir. sayılara takılan diğer insanları da duymamazlıktan gelirse değmeyin keyfine.
Bir gencin ölü bulunması olarak okunması gereken başlıktır. Allah sevenlerine dayanma gücü versindir.
edit: son derece muhafazakâr ve milliyetçi bir memlekette, bir o kadar muhafazakâr ve milliyetçi bir ailede, ülkücü bir babanın kızı olarak dünyaya geldim. adım bile bu ülküsü uğruna koyulmuş. bu şekilde yetiştim. ve evet kimine göre ırkından dolayı gurur duyulması saçma olsa da ben Türk olarak doğduğum için mutlu ve de gururluyum. ama hiçbir zaman bir insanın ölmesini desteklemedim. taraf olmak, öldürmeyi gerektirmez. ölümler üzerinden düşünce savunulmaz. kusura bakmayın milliyetçi olduğum kadar da vicdan sahibiyim!
edit: son derece muhafazakâr ve milliyetçi bir memlekette, bir o kadar muhafazakâr ve milliyetçi bir ailede, ülkücü bir babanın kızı olarak dünyaya geldim. adım bile bu ülküsü uğruna koyulmuş. bu şekilde yetiştim. ve evet kimine göre ırkından dolayı gurur duyulması saçma olsa da ben Türk olarak doğduğum için mutlu ve de gururluyum. ama hiçbir zaman bir insanın ölmesini desteklemedim. taraf olmak, öldürmeyi gerektirmez. ölümler üzerinden düşünce savunulmaz. kusura bakmayın milliyetçi olduğum kadar da vicdan sahibiyim!
kandırıkçı yazar beyanı.
Muhtemelen Pek işinize Yaramayacak 19 Troll Futbol Bilgisi olarak açılması gereken başlıktır ayrıca.
Muhtemelen Pek işinize Yaramayacak 19 Troll Futbol Bilgisi olarak açılması gereken başlıktır ayrıca.
ata sporu olarak değerlendirilmesi yanlış olan eylemdir.
annemiz izin vermiyordu bizim poşetlen kaydık biz.
annemiz izin vermiyordu bizim poşetlen kaydık biz.
filmi kaç kere izledim kimbilir, hiç böyle bir sahne hatırlamıyorum. gözümle izlememişim demek ki dedirten sahnedir.
21'dir. ama hayata dönmesi için hala içinde umutlar besler.